23 Temmuz 2023 Pazar

 YARINIMIZ OLMAZSA…

Öğrenciler Emekli Mehmet Efendi’yi ziyarete gelmişti. Sohbet eski zamanla yeni zaman alışkanlıkları üstünde yoğunlaştı. Edebiyat Fakültesinde okuduğunu söyleyen bir öğrenci söz aldı:

-Hocam dedemden dinlemiştim. Eskiler bir araya gelince zekâ bilmeceleri sorarlarmış. Bu onların hem muhakemesini hem de kavram bilgisini geliştirirmiş. Örneğin şöyle bir bilmece duymuştum. ‘Hiçbir zaman yoktum, her zaman olacağım/Kimse beni görmedi, görmeyecek, /Yine de bu dönen topun üzerinde,/Yaşamak ve nefes almak konusunda,/Herkesin güvencesi benim./Ben neyim?’ Bunun cevabı yarın veya gelecek zamandır. Şimdiki gençlere böyle bir bilmece sorsan, muhakemeyi çalıştırmak yerine hemen Google’ye bakarlar. Artık düşünmek yerine internetten kopya çekmek var. Bir de günümüzde ‘geleceği düşünme kaygı verir, anı yaşa’ diye bir klişe icat ettiler. Geleceği düşünmek kaygı mı verir? Gelecek bilmecedeki gibi yaşamak ve nefes almak konusunda güvencemiz değil mi?

Emekli Mehmet Efendi cevapladı:

-Bazen önümüze iki yanıltıcı seçenek sunuyorlar. Geleceği düşünme kaygılı olursun. Yanlış bir paradigmadır bu. Hem geleceği düşünüp hem de mutlu olmak neden mümkün olmasın ki. Kaygılı olmakla yarını düşünmek tezat değil ki. İnsanın yarını varsa umudu var, yarını varsa yaşam sevinci var. Yarını varsa hayata güveni var. Kemal Tahir hapishaneyken cezaevi yönetimi idam cezası almış bir mahkûmu teselli etmesi için ricada bulunur. Kemal Tahir mahkûma gider ve bir şey söyleyemez, dili tutulur. Zoraki bir iki cümle söyler. Sonra der ki; “Dünyada söylenecek her söz geleceğe ilişkindir. Yarını olmayan bir kişiye söyleyecek bir sözümün olmadığını anladım ve hücreyi terk ettim.” Arabesk bir parçada “Ne zaman bitecek tanrım bu azap/Yarını olmayan günlere kaldım” sözleriyle umutsuzluk yansıtılır. Bilmecedeki gibi yarına umutla bakmak bizim yaşama güvencemizdir. Yarınlara sahip çıkmak hayata sahip çıkmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder