Aslanla tilki bir
aradaydı. İkisi de konuşmuyordu. Sessizlik egemendi.
Tilki sessizliği bozdu:
-Söz orucu mu
tutuyorsun? Çok sessizleştin.
Aslan durumdan
dertliydi;
-Kral soytarısı gibi
konuşuyoruz, ama konuşmak isabet almayınca ortada sadece soytarılık kalıyor.
Bir yerde yemi görüp oltayı fark etmeyen bir alıklık, anlık hafızaya sahip bir
balıklık varsa; orda kulak duymuyor, beyin de değerlendiremiyor. Bir yerde
korku umudun önünü kapatmışsa; gerçek, palyaço kılığına girip fıkra olarak
konuşuyorsa, orda sözün bir hükmü mü olur? Bu ortamda konuşunca, boşluğa ıslık çalıyormuşum
gibi geliyor, dedi.
Tilki de durumdan
hoşnut değildi. Aslanın sözleriyle rahatlıyordu. İçinden gelen bir coşkuyla
aslana tavsiye ve iltifatta bulundu.
-Kralım yinede siz
haykırmaya devam edin. Sesinizi şimdi duyan olmasa da tarih duyacaktır.
Durdu GÜNEŞ
(Her güne bir fıkra)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder