29 Haziran 2023 Perşembe

 BEYİN ÜZERİNE NOTLAR-2

“İnsanların tarihi, hayvanların tabiatı vardır” diye bir söz okumuştum. İnsan tarihsel süreç içinde sürekli kendini geliştirmektedir. Bu gelişme beynimizdeki gelişme ile mümkün olmaktadır. Ön beynimiz düşüncenin merkezidir. John Lock dünyaya geldiğimizde ön beynimizin tabula rasa yani boş levha olduğunu deneyimlerimizle onun içini doldurduğumuzu söyler.
Zihinsel dünyamız insanlığın geçirdiği evrelerden edindiğimiz deneyimlerle birlikte bizzat yaşadığımız deneyimlerimizle teşekkül eder.
İnsanlığın geçirdiği evrelerden bize kalıtım yoluyla geçen düşünme biçimi bizim kararlarımızı ve davranışlarımızı etkiler. Biz çoğu zaman yaşadığımız hayatın doğru ya da yanlışlarını dikkate alarak karar verdiğimizi ya da davrandığımızı düşünsek de bunun kökü çok eskilere dayanmaktadır.
Kararlarımızı ve davranışlarımızı etkileyen birçok değişken vardır.
Canlılar arasında insan dünyaya çok zayıf olarak gelir. İnsan doğduktan sonra ancak 12-18 ay sonrasında yürümeye, 18-50 ay arasında konuşmaya başlar. İnsanın hayatta kalması ve neslini sürdürmesi için aile bağının ve topluluk ruhunun güçlü olması gerektirir. Bu durum öncelikle kendimizi ve ailemizi düşünmemize yol açar. Bencil davranarak kendimizin ve ailemizin çıkarını merkez alırız. Zoolog Richard Dawkins tarafından Gen Bencildir (özgün adı: The Selfish Gene) kitabında bunu işlemiştir. Bir yardım yapacağımız zaman öncelikle kendi genlerimizdeki insanları esas alırız. Biyolojinin kodlarıyla hayatta kalmak ve nesli sürdürmek için oluşan bu süreçte düşünmememizi, karar almamızı ve davranmamızı beyin doğru bir tercih olarak kabul eder.
İnsan bugündeki bir avantajı gelecekteki daha fazla bir avantaja tercih eder. Bir atasözümüz var. “Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir. Daldaki iki kuşun durumu belirsizdir. "Yarınki kazdan bu günkü yumurta yeğdir." Eldeki olan şu andadır ve eldedir. 1972 yılında Stanford'lu psikolog Walter Mischel tarafından bir deney yapılır. Deneyde katılımcı çocuklara ödül olarak çikolata verilir. Eğer bu ödülü o anda tüketmez de belirli bir süre beklerlerse aynı ödülden bir tane daha kazanacakları söylenir. Bu süre içinde, araştırmacı odayı terk eder ve 15 dakika sonra geri gelir. Çocukların çoğu hiç düşünmeden çikolatayı yerken pek az bir kısmı ikinci çikolatayı bekler. İnsanlığın gelişim evresinde günü birlik yiyecek bulmak önemlidir. Sonraki gün için sonra düşünmek gerekir. Eldeki avantaja öncelik tanımamızın o günlerden geldiği düşünülmektedir. Beynimiz geçmişteki bir alışkanlığı sürdürürken bunun doğru bir tercih olduğunu düşünmektedir.
Çoğunluğun verdiği karar bize doğruymuş gibi gelir. Çünkü bilinçaltımızda atalarımızın bir araya gelme yeteneği sayesinde hayatta kaldığı gerçeği vardır. Gruplar oluşturan ilk insanların hayatta kalma ihtimalinin daha yüksek olması bizdeki sürü psikolojisini sağlamıştır. Biz “uydum kalabalığa” diyerek sonuçları kötü olsa bile “elle gelen düğün bayram” diyerek davranış geliştiririz. Siyasiler anket sonuçlarında kendilerini çoğunluk olarak gösterip bizim sürü psikolojimizi kendi lehlerine kullanmak isterler. Beynimiz çoğunluğun davranışını taklit ederek doğru karar verdiğini sanır.
Beynimiz kötü senaryo üretmeye daha çok eğilimlidir. Çünkü insanlığı gelişim evresinde insan ancak kötüyü düşünerek ayakta kalmayı sağlayabilmiştir. Uzak geçmiş dönemlerde bir çalıdan hışırtı gelmesiyle karşılaşan kişi öncelikle bunun vahşi ve tehlikeli bir hayvandan kaynaklandığı ihtimalini düşünerek hareket eder. Rüzgârdan oluşunu düşünemez. Çünkü bu ihtimal hayatını riske eder. Ayakta kalmamızı sağlayan kötü ihtimali önceleyerek düşünmek beynin doğru bir tercihi olarak kabul edilmektedir.
Kısaca kararlarımızın, tercihlerimizin çok akıllıca olduğunu düşünürüz ama genlerimize yerleşmiş eski davranışlarımızın bizi yönlendirdiğini fark edemeyiz. Karar verirken insanlık serüveninin etkisi vardır. Ancak insan sürekli değişiyor. Buradaki belirtilen hususlar genellemelerdir. İnsan farkındalık bilinciyle genetik ve kültürel etkileri minimize ederek kararlar verebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder