29 Haziran 2023 Perşembe

 BEYİN ÜZERİNE NOTLAR-3

Beynimizin özelliklerini bilmek; nasıl düşündüğümüzü, nasıl karar verdiğimizi ve nasıl davrandığımızı anlamamızı sağlar. Hayatı anlamlandırmak ve kolaylaştırmak için beynimizin özelliklerini öğrenmemizde fayda var.
1-Beynimizin bir tembel bir de zevkine düşkün tarafı var. Beynimiz vücudumuzun %2 si oranında iken enerjimizin %20 sini kullanıyor. Hacminin on katı enerji tükettiği için sürekli tasarruf tedbirlerine başvuruyor. Fazla enerji harcamamak için yeni bir şey düşünmüyor yeni bir deneme yapmıyor, alışkanlıklarla durumu idare ediyor. Bu tembel yaklaşım, hayatımızı kolaylaştırıyor ama bize fazla zevk vermiyor. Beynin zevk duyabilmesi için sıra dışı düşünmesi, yeni fikirlere yelken açması, farklı bir şeyler yapması böylelikle dopamin, seratonin ve dolayısıyla endorfin hormonlarının salgılanması gerekir. Beyin bir yandan tembelliği sevdiği gibi bir yandan da monotonluktan, rutinden, sıradanlıktan sıkılıyor ve zevk almak istiyor. İşte; icat, keşif, inovasyon, buluş, sanat, bilim, felsefe beynin bu zevk alma özelliğinden doğuyor.
2-Biyolojik bir canlı olarak insan ilk çağlardan beri ancak mücadele ile ayakta kalacağını güçlü olursa diğerlerine nazaran daha çok avantajlara sahip olacağını deneyimlemiştir. Bu deneyim insanı rekabetçi bir anlayışa ve üstünlüğün bir nişanesi olan mevki sahibi olmasına yönelik olarak şartlandırmıştır. Bizim atasözlerimizde “Baş ol da istersen (eşek başı) soğan başı ol” “Baş ol da ne olursan ol” gibi sözler var. Köyde muhtar seçimi kazanınca bir tepeliğe çıkmış şöyle seslenmiş. “Bir zamanlar ben de sizin gibi insandım. Bakın şimdi muhtar oldum.” Amerikalı iktisatçı Robert Frank insanın mevki eğilimi için bir deney yapmış. Deneye katılanlara iki seçenek sunmuş: 1-Yıllık maaş ortalamasının 60.000 dolar olduğu bir şirkette 50.000 dolar kazanacakları bir iş. 2-Yıllık maaş ortalamasının 30.000 dolar olduğu şirkette 40.000 dolar kazanacakları bir iş. Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu ikinci seçeneği kabul etmiş. Bizim kültürde de “Öküzün büyük olsun varsın çift de sürmesin” derler. Diğerlerinden üstün mevkide olmak hayatta daha avantajlı bir durum olarak görülmektedir.
3-Beynimizi sürekli S.O.S (Su, oksijen, serinlik) lamamız gerekir. Vücudumuzun %70 sudur. Günlük yeterli suyumuzu almazsak beynimiz bundan çok etkilenir. Öfkelendiğimizde, bunaldığımızda, gerildiğimizde “Hele bir bardak su iç” derler. Çünkü bu beyni rahatlatır. Aldığımız oksijenin %25 ini beynimiz tüketiyor. Bulunduğumuz ortamda oksijen azalmışsa zihinsel performansımız düşer. Kendimizi yorgun ve bitkin hissederiz. Bu nedenle kapalı ortamlarda bulunuyorsak sık sık havalandırmamız gerekiyor. Beynimiz sıcaktan da çok hoşlanmaz. “Sıcaktan beyni sulanmış” derler. Lokman Hekime atfedilen bir söz var. “Ayağı sıcak tut başı serin. Bir iş bul kendine düşünme derin derin”
4-İlk çağlarda insanlar doğrudan karşılaştıkları sorunlarla ilgilenir, doğrudan etkilenmediği sorunları düşünmezlerdi. Genetik hafızamızda bunun etkileri görünmektedir. Evdeki bulaşıkların pırıl pırıl olmasını isteriz. Ama buradan çıkan kimyasalların; nehirleri, gölleri, denizleri geri dönülmez şekilde kirlettiğini umursamayız. Çünkü doğrudan etkilenmiyoruz. Herkes araba sahibi olmak istiyor, kolay ulaşım istiyor. Ama yoğun egzoz dumanının atmosfer yapısı bozarak iklim değişikliklerine, sellere, afetlere yol açtığını umursamıyor. Çünkü doğrudan kendisin sorunu olarak görmüyor. Oscar Wilde’nin dediği gibi "Düşen bir çığda, hiçbir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmaz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder