20 Mart 2012 Salı

BEDELİN BÖYLESİ

Aslanla tilki sohbet ediyordu. Yönetim konusunda tilki zaman zaman aslana taktik verirdi. Ama aslanın otoritesine gizli hayranlık duyardı. Kafasına takılan sorular vardı. Aslandan öğrenmek istedi ve sordu:
-Otorite anlayışını takdir ve merak ediyorum. Bakıyorum çoğu zaman tecrübesiz, bilgisiz, hak etmemiş olanlara makam veriyorsun ve bunlar üzerinde çok etkinsin. Oysa bir makam sahibi olmak bilgi, birikim, yetenek, zekâ gerektirir ve uzun zaman alır. Bunlara hiç sahip olmadan makama geçmiş olanlar hiçbir bedel ödemeden bu ödüle nasıl kavuşurlar?”
Aslan güldü,  sonra devam etti:
-Hiç bedel ödemeden olur mu? Asıl ağır bedeli onlar ödüyor. Ben onlardan bilgi, birikim, yetenek, zekâ istemiyorum. Onlar ki, makamın bedelini kişilik, ilke, onur ve vicdanlarını ortaya koyarak ödüyorlar. Ben onlardan kayıtsız şartsız sadakat istiyorum. Zaten kişilik, onur, ilke, vicdan devre dışı kalınca köleden daha fazla köle oluyorlar. Bunlar alta karşı despot davranır, üste karşı mutlak sadakat gösterirler. Bu nedenle otorite konusunda hiç sıkıntı yaşamam.
Tilki şaşırdı,  sonra:
-Bu kadar ağır bedeli nasıl taşıyorlar, anlamadım, dedi.
Aslan açıklama yaptı:
-Kişilik, onur, ilke, vicdan görünmez veya ben buradayım diye bağırmaz, onu sadece akil olanlar görür. Oysa makam ‘ben buradayım’ diye bağırır. Menfaatperestler için bir çeşit tapınaktır. Herkes etrafında döner. Cazibesi, şatafatı o kadar sarhoş edici ki ödenen bedelin ne kadar ağır olduğu fark edilmez.

Durdu GÜNEŞ
(Her güne bir fıkra)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder