Bir köpek diğer köpeğe bir kedinin kendine nankörlük
yaptığını söyleyince öbürü “zaten bunlar nankördür” deyip bu konuda ne kadar
dedikodu, kanaat varsa sayıp dökmüşler. Öyle ki, konuştukça kedilere karşı
öfkeleri artmış ve dayanamamış “bunu bir
de bilge baykuşa şikâyet edelim” demişler.
Bilge baykuşa gidip şikâyetlerini bildirmişler.
Bilge baykuş iki köpeği dinledikten sonra söze başlamış.
“Şikâyetiniz iki yönden yanlıştır. Birincisi kedilerin
nankörlüğü konusu insanların kedilere atfettiği bir yaftadır. O yaftadan etkilenmiş olmalısınız. İnsanlar kedileri
nankör olarak etiketledikleri için beyinleri hep onların nankör olduğu
düşüncesini üretiyordur. Bu ise bir yanılsamadır ve yanlıştır. İkincisi eğer
kedi topal olsa ve fare peşinde koşamayıp aç kalsa ona acıyıp yardım mı ederdiniz
yoksa ona kızar şikâyet mi ederdiniz? Elbette şefkatle bakardınız. Topallık
yürüme işlevinin yerine getirilememesidir. Kedilerde varsaydığınız nankörlük
ise iyiliğe karşı doğru cevap vermeme eksikliğidir. Varsa bile karakteristik
kusurdur. Fizyolojik kusura merhamet ederken karakter kusuruna niye gazap
gösteriyorsunuz?”
Köpeğin biri söze karıştı.
“Ama efendim kedi topal olursa acze düşer ve kendisi zarar
görür, şefkate muhtaç olur. Oysa karakter
kusurunu kendisi bilmez ama çevresini sürekli rahatsız eder.”
Bilge baykuş:
“Bence fizyolojik kusurlara gösterdiğimiz hoşgörüyü karakter
kusurlarına da gösterip elbirliği ile onun sosyal bir tedavi görmesini sağlasak
sonucu değiştirebiliriz”
Köpeğin biri:
“Evet, haklısın, sanırım bu konuda bize görev düşüyor. Bizim de hoşgörü limitini yükseltip, öfke
katsayısını düşürmemiş gerekiyor.”
Bilge baykuş:
“Demek ki öfke ve şikâyet yerine, düşünme ve hoşgörü ile
sorunlar yumuşayacak ve çözülecektir.”
Durdu GÜNEŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder