16 Mart 2012 Cuma

DÜŞÜNME VE HOŞGÖRÜ



Bir köpek diğer köpeğe bir kedinin kendine nankörlük yaptığını söyleyince öbürü “zaten bunlar nankördür” deyip bu konuda ne kadar dedikodu, kanaat varsa sayıp dökmüşler. Öyle ki, konuştukça kedilere karşı öfkeleri artmış ve dayanamamış  “bunu bir de bilge baykuşa şikâyet edelim” demişler.
Bilge baykuşa gidip şikâyetlerini bildirmişler.
Bilge baykuş iki köpeği dinledikten sonra söze başlamış.
“Şikâyetiniz iki yönden yanlıştır. Birincisi kedilerin nankörlüğü konusu insanların kedilere atfettiği bir yaftadır.  O yaftadan etkilenmiş olmalısınız. İnsanlar kedileri nankör olarak etiketledikleri için beyinleri hep onların nankör olduğu düşüncesini üretiyordur. Bu ise bir yanılsamadır ve yanlıştır. İkincisi eğer kedi topal olsa ve fare peşinde koşamayıp aç kalsa ona acıyıp yardım mı ederdiniz yoksa ona kızar şikâyet mi ederdiniz? Elbette şefkatle bakardınız. Topallık yürüme işlevinin yerine getirilememesidir. Kedilerde varsaydığınız nankörlük ise iyiliğe karşı doğru cevap vermeme eksikliğidir. Varsa bile karakteristik kusurdur. Fizyolojik kusura merhamet ederken karakter kusuruna niye gazap gösteriyorsunuz?”
Köpeğin biri söze karıştı.
“Ama efendim kedi topal olursa acze düşer ve kendisi zarar görür, şefkate muhtaç olur.  Oysa karakter kusurunu kendisi bilmez ama çevresini sürekli rahatsız eder.”
Bilge baykuş:
“Bence fizyolojik kusurlara gösterdiğimiz hoşgörüyü karakter kusurlarına da gösterip elbirliği ile onun sosyal bir tedavi görmesini sağlasak sonucu değiştirebiliriz”
Köpeğin biri:
“Evet, haklısın, sanırım bu konuda bize görev düşüyor.  Bizim de hoşgörü limitini yükseltip, öfke katsayısını düşürmemiş gerekiyor.”
Bilge baykuş:
“Demek ki öfke ve şikâyet yerine, düşünme ve hoşgörü ile sorunlar yumuşayacak ve çözülecektir.”

Durdu GÜNEŞ

(Her güne bir fıkra)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder