23 Ağustos 2018 Perşembe

BİRBİRİNE KARIŞTIRDIĞIMIZ KAVRAMLAR

BİRBİRİNE KARIŞTIRDIĞIMIZ KAVRAMLAR
Etik-Ahlak
Çoğu zaman günlük hayatta etik ve ahlak kavramlarını birbirinin yerine ikame kavramlar olarak kullanırız. Oysa bu iki kavram birbirinden farklı anlam taşır.
Etik Fransızca bir kelimedir. Töre bilimi, çeşitli meslek gruplarının uyması gereken davranışlar bütünü, ahlak felsefesi anlamlarında kullanılır.
Ahlak ise Arapça bir kelimedir. Bir kişinin toplum içinde uyması gereken davranış biçimleri ve kuralları ile, huy, karakter anlamlarında kullanılır.
Günümüzde kullanılan, “Senin bu yaptığın etik değil” klişesinde etik doğru anlamıyla kullanılmamaktadır. Burada “Senin bu yaptığın ahlaki bir davranış değil” demek gerekir.
Mevhum-Mefhum
Mevhum Arapça’dan dilimize geçmiş bir kelimedir. Vehim kökünden türetilmiştir, Mevhum; gerçekte olmayıp var sanılan, sanal, var diye düşünülen, kuruntuya dayanan anlamında kullanılır.
Mefhum, dilimize Arapça’dan geçmiş bir kelimedir. "Fehim" kökünden gelir. Anlayış, kavrayış anlamındadır. Mefhum kelimesine karşılık olarak kavram kelimesini kullanıyoruz.
Mevhumla mefhumu birbirine karıştırmak ciddi anlam bozukluğuna yol açabilir.
Dava-Mahkeme
Dava; korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurmadır. Dava açmak, davaya bakmak, davayı kazanmak, davayı kaybetmek gibi çeşitli şekillerde dava kavramını kullanırız.
Mahkeme ise yargı mensuplarının yargı görevini yerine getirdikleri yerdir. Yargı evidir. Mahkeme kavramını yargının yapıldığı yer, bina anlamında kullandığımız gibi yargılama anlamında da kullanmaktayız.
Günlük hayatta çoğu zaman çok zaman dava yerine mahkeme kavramını kullanırız. Bu durum anlam bulanıklığına yol açar. Örneğin “Sana karşı mahkeme açarım” olmaz. Burada mahkeme yerine dava olması gerekir.
Mahkeme-Muhakeme
Mahkeme; yargı mensuplarının yargı görevini yerine getirdikleri yer. Yargı evidir.
Muhakeme ise yargılama kavramına karşılık olarak kullanılmaktadır. Bu kavramı muhakeme etmek, muhakeme usulü gibi değişik şekillerde kullanılırız.
Çoğu zaman mahkeme ile muhakeme kavramları birbirine karıştırılmaktadır. Örneğin mahkeme açmak tabiri kullanılamaz. Muhakeme açmak denilebilir. En doğrusu dava açmak tabirini kullanmaktır.
Dava dilekçelerinde sonuç kısmında “vekalet ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine” şeklinde talep olur. Buradaki ifadenin mahkeme masrafları değil, muhakeme masrafları ya da yargılama masrafları şeklinde olması gerekir. Yoksa mahkemenin bina masrafları vs. de anlaşılabilir.
Maiyet-Mahiyet
Maiyet, üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler anlamındadır. Yüksek makamlı bir devlet memurunun yanında görev yapan memurlara maiyet memuru denmektedir.
Mahiyet ise nitelik, vasıf, öz, asıl, esas anlamındadır.
Günlük konuşmalarda ve yazışmalarda bu iki kavram çoğu zaman birbirine karıştırılır.
Mahzur-Mahsur
Mahzur sakınılacak, yön, sakıncalı dilimize Arapça'dan geçmiştir. Kelimenin kökü "hazer", yani çekinme, sakınma anlamındadır.
Mahsur da dilimize Arapça’dan geçmiştir. Muhasara edilmiş, kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş anlamındadır. Kelimenin kökü “hasr” dan geliyor. Çoğu zaman bir yerden çıkamamak, kuşatılmak, sarılmak olarak kullanılır.
Şifaî-Şifahî
Şifai; bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma ve iyileşmeye ilişkin bir kavramdır.
Şifahi Arapçadan dilimize geçen bir kavramdır. Kavramın kökü Arapça “şifah” tan (ağız) gelir. Şifahînin Türkçe karşılığı sözlüdür.
Günlük hayatta farkında olmadan şifahi yerine şifai kavramı kullanılmaktadır. Anlamları birbirinden tamamen farklıdır.
Sayesinde/Yüzünden/Nedeniyle
Bu kelimeleri birbirinin yerine ikame kelimeler olarak kullanırız. Oysa “sayesinde” olumlu bir durumu ifade ederken, “yüzünden” kelimesini olumsuz bir durumu anlatırken, “nedeniyle” kelimesini objektif bir sebep sonuç ilişkisini açıklarken kullanmamız gerekir.
Örneğin “ Alinin sayesinde sınavı kazandım” Alinin yüzünden başım derde girdi” “Aşırı kar yağışı nedeniyle yollar kapandı” gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder