20 Ağustos 2018 Pazartesi

DÜN, BUGÜN VE YARIN ARASINDA KALMAK

DÜN, BUGÜN VE YARIN ARASINDA KALMAK
Emekli Mehmet Efendinin etrafında yine gençler vardı. İletişim Fakültesininde okuduğunu belirten gencin biri soru yöneltti:
-Hocam, yaşlılar sürekli ‘eskiden usul adap vardı, terbiye vardı, saygı vardı şimdi ki gençlerde bunları göremiyoruz.’ Kimi yaşlılar, ‘Şimdiki gençler ne kadar rahat, oysa bizler neler çektik. Bunlar yokluk görmedi, çile görmedi. Gençler hak etmediği bir rahatlığı yaşıyorlar. Bu nedenle rahatlığın kıymetini bilmiyorlar. Hiç birşeyle tatmin olmuyorlar. hep daha fazlasını istiyorlar’ diyor. Kişisel gelişimciler de tutturmuş ‘Boş ver gitsin. Anı yaşa, Bir daha mı geleceksin dünyaya’ diye laflar ediyorlar. Bazıları da ‘Kariyerin için gece gündüz çalış, Geleceğin için hayal et. Hedefine kilitlen’ diyor. Bazıları da diyor ki ‘Dünya fani, ölüm ani. Dünyaya bağlanma. Bu gün ahiret için ne yaptın’ diyorlar. Bu sözlerin arasında şaşırıp kalıyoruz. Birbiriyle uyuşmayan ve hep tecrübeli olduklarını sandığım kişilerin iletileri arasında nasıl karar vereceğiz? Velhasıl dün, bugün ve yarın arasında nerede duracağız?
Emekli Mehmet Efendi gülümsedi sonra yavaş yavaş cevapladı:
-Hayat bir araba kullanmak gibidir. Arabayı sürerken ağırlıklı olarak önüne bakarsın. Yani bu yaşadığın an demektir. Giderken ara sıra dikiz aynasına bakarsın. Bu ise geçmiş demektir. Zaman zaman hemen önüne değil de uzaklara bakarsın. Bu ise gelecek demektir. Eğer hep dikiz aynasına bakarsan yani geçmişe takılıp kalırsan ilerleyemezsin, hep birşeylere çarparsın. Eğer hep önüne bakar uzağı hiç dikkate almazsan karşına çıkacak tehlikeleri ve fırsatları göremezsin. İnsanda hafıza, zeka ve hayal gücü varken, niye dün, bugün ve yarın arasında bir tercih yapmak zorunda kalasın ki. Kim ne derse desin kararı sen verirsin. Bedeli akıl verenler değil sen ödersin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder