23 Ağustos 2018 Perşembe

DOĞRU SANDIĞIMIZ YANLIŞ SÖZLER

DOĞRU SANDIĞIMIZ YANLIŞ SÖZLER
Gün içerisinde ağzımızdan çıkan kelimelerin farkına bile varmıyoruz. Kullandığımız cümlelerin çoğu yanlıştır. Bunların büyük çoğunluğu kavramları bilmemekten doğuyor. Ses benzerliği nedeniyle yanlış kavramları kullanıyoruz.
Bir arkadaşım anlatmıştı.
Karadeniz'in bir köyünde tarihi özelliği de olan bir caminin restorasyonu için müftülük karar alır. Caminin imamına bildirir. Halkın yardım yapması da istenir.
İmam Cuma günü bu durumu cemaate bildirip yardım talep eder. Ancak restorasyon kavramını tam bilmediği için cemaata şöyle der:
-Ey cemaati müslümin, camimize restoran yapılacaktır. Yardımlarınızı esirgemeyin Allah yardımınızı kabul eylesin.
Cemaatten sesler yükselir.
-Camiye restoran mı açılırmış? Böyle iş mi olur?
Homurdanma karşı çıkma şeklinde sesler gürültüye dönüşmüş,
Hoca yüksek sesle bağırmış:
-Arkadaşlar niye karşı çıkıyorsunuz, Bu restoran içkisiz olacaktır.
Aşağıdaki sözlerde de ses benzerliği nedeniyle yanlış söylediğimiz sözler vardır.
1. Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz
Annelerimizin bizlere altını çizerek söylediği bir cümledir. Ne yazık ki yanlış.
"Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" olması gerekmekte.
Ane: Bağdat yolu üzerinde bir uçurumun ismidir.
Yar: Uçurum
2. Su küçüğün, söz büyüğün
Küçük yaşlarda bizlere büyüklerimiz tarafından söylenen bir atasözüdür ama onlar da doğru bilmiyormuş.
Atasözünün ilk hali Oğuz Türkçesinde "Söz ulunuñ su kiçiniñ" olarak kullanılırdı.
Büyüklere olan saygıyı vurgulamakta olan cümlenin aslı; "Sus küçüğün, söz büyüğün" olmalıdır
3. Görmemezlikten gelmek
Kimse görmemezlikten gelmemiştir. Bizler insanları sadece görmezden gelebiliriz. Bu da doğru bir şey değildir.
Doğrusu "görmezden gelmek" olmalıdır.
Görmezden gelmek: farkında değilmişcesine davranmak.
4. Eninde sonunda
Bizler bu cümlede "er ya da geç" olarak anlıyoruz. Halbuki bu cümle "İyiden iyiye, iyice, oldukça" manasındadır.
Doğrusu "önünde sonunda" olmalıdır
5. İnce eleyip sık dokumak
Bu cümle genellikle bizlere nasihat edildiğinde kullanılır. Yine yanlış kullanılmaktadır.
Doğrusu "İnce eğirip sık dokumak" olmalıdır
Eğirmek: Yün, pamuk gibi şeyleri iğ ile büküp iplik durumuna getirmek.
6. Göz var nizam var
Doğrusu "göz var izan var" olmalıdır.
Nizam: Düzen, tertip, kural, kanun
İzan: Anlayış, anlama yeteneği.
7. Kısa kes Aydın havası olsun
Yanlış kullanılmakta olan bir cümle.
Aba: Kumaştan yapılma üstlük giysi.
Bu cümle ile ilgili bir hikayede şöyle anlatılmaktadır:
Balıkesir, eskiden en güzel aba kumaşlarının dokunduğu bir yermiş. Günlerden bir gün Balıkesir'e yolu düşen bir adam, buranın meşhur aba kumaşından bir elbiselik almış, memleketine götürmüş. Elbise diktirmek için doğru terzisine gitmiş. Terzi, adamın ölçüsünü aldıktan sonra:
- Bu aba hem üstlük hem de şalvar dikmeye yetmez, deyince tepesi atan müşteri kızgınlıkla terziye bağırmış:
- Yahu nasıl yetmez? Etekleri kısa olsun, kısa kes Aydın abası olsun,demiş.
Bu söz, dükkanda bulunan diğer müşterilerin de çok hoşuna gitmiş ve dilden dile dolaşır olmuş.
8. Hatasıyla sevabıyla
Bu cümle yanlışlarıyla doğrularıyla anlamına gelmektedir. Sevap kelimesini kullanınca farklı anlama gelmektedir.
Doğrusu "Hatasıyla savabıyla" olmalıdır.
Savab: Doğruluk. Yanlış olmayan. Doğru dürüst.
9. Saatler olsun
Bizlerin yıkanan veya yeni tıraş olanlara söylediğimiz nezaket sözüdür. Ne hikmetse onu yanlış kullanmaktayız.
Doğrusu "Sıhhatler olsun" olmalıdır.
Sıhhat: Sağlık, esenlik anlamını taşır.
10. Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü
Büyüklerimizden duyduğumuz bir sözdür ama hatalı bir şekilde kullanılmaktadır.
Doğrusu "Zürefanın düşkünü, beyaz giye kış günü" olmalıdır.
Zürefa: kibarlar nazikler
Zarif kelimesinin çoğul halidir. Daha önce iyi bir durumda olan bir kişi, bu konumunu kaybettiğinde uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur.
11. Aptala malum olurmuş
Abdala malum olurmuş cümlesi bir şeyin olacağını önceden sezen kimseler için söylenen bir sözdür.
Aptal: Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak, alık salık.
Abdal: Kimseye kötülüğü dokunmayan iyi niyetli kimse, gezgin derviş.
12. Şok olmak
Birdenbire şaşırmak, hoşa gitmeyecek bir şeyle karşılaşmak anlamına gelmektedir. Nesil bu şekilde kullanmıyor tabii ki.
AYY BEN ŞOK!! ya da AYY BEN İPTAL!! olarak kullanmaktayız.
Doğrusu "Şoke olmak" olmalıdır.
13. Ateş olsa cürmü kadar yer yakar.
Genelde kısa boylu kişilere söylenen bir cümledir. Kişinin en fazla kendi boyutu kadar zarar vereceğinden bahsedilir.
Doğrusu "Ateş olsa cirmi kadar yer yakar" olmalıdır.
Cirim: Hacim, sınır, çevre
Cürüm: Suç
14. Sıfırı tüketmek
Zafiri, nefes, soluk anlamına gelmektedir. Nefesinin tükenmesi dolayısıyla ömrün bitmesi. Ölmek anlamında da kullanılır.
Doğrusu "Zafiri tüketmek" olmalıdır.
Sıfır: Kendi başına değeri olmayan, ondalık sayı sisteminde sağına geldiği rakamı on kere büyüten işaret

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder